top of page

Vakfımızın düzenlediği kültür ve tarih konulu toplantılardan yedincisi 28 Mayıs Cumartesi günü Marmara Üniversitesi Sultanahmet Yerleşkesi'nde Ord. Prof Dr. Nihad Sayar konferans salonunda yapıldı.

Saraybosna Üniversitesi Felsefe Fakültesi öğretim üyelerinden Osmanlı Dönemi Bosna Tarihi uzmanı Prof. Dr. Enes Pelidija'nın konuşmacı olarak katıldığı konferansın konusu "Yenipazar Sancağı'nın Dünü Bugünü Yarını"ydı. Çok sayıda seçkin konuğun katıldığı konferansı tarihçi Prof. Dr. Aydın Babuna yönetti. 1883 yılında yapılmış konferans salonunun tarih kokan ortamında yapılan toplantıda Prof. Pelidija yaklaşık 2 saat süren bir konuşma yaptı. Ardından soru- cevap bölümüne geçildi. 

Aynı zamanda Enes Pelidija hocanın öğrencisi de olan tarihçi Jahja Muhasilović'in çevirisini üstlediği toplantı İstanbul dışından konukların da katılımı, gördüğü yoğun ilgi ve konukların katkıları ile belleklerde yer oluşturdu.

Prof Dr. Enes Pelidija'nın yapmış olduğu konuşma, Vakfımız tarafından Türkçe- Boşnakça iki dilli kitap haline getirilmiş olup merkezimizden temin edilebilir. Sn. Prof Dr. Peldija'nın yapmış olduğu konuşmadan satır başlerını sunuyoruz : 

Prof. Dr. Enes Pelidija:

Yenipazar Sancağı'nın

Dünü Bugünü Yarını

"Yenipazar Sancağı coğrafyası 8.687 km2’’lik bir alanı kapsamaktadır. Onun sınırları içinde, Sırbistan topraklarında; Yenipazar (Novi Pazar), Sjenica, Tutin, Prijepolje, Priboj, Nova Varoš gibi şehirler, Karadağ topraklarında ise Rožaje, Plav ve Gusinje, Bijelo Polje (Akova ), Plevlja (Taşlıca) ve Berane şehirleri yer almaktadır. Tüm bu kentler birbirleri ile bağlantılı, kendi doğal çevreleri ile kompakt bir bütünü oluşturmaktadırlar. Bu coğrafyada Boşnaklar, Sırplar, Karadağlılar, Arnavutlar ve az sayıda diğer halklara mensup insanlar yaşamaktadır. 1991 yılına ait resmi nüfus sayımına göre o yıl Sancak sınırları içinde 450.000 kişi yaşamaktaydı. Bunların % 57’si Boşnak, kalan  % 43’ü ise Sırp, Karadağlı, Arnavut ve diğerlerinden oluşmaktaydı. "

"Boşnakların Sancak’tan göçü, 1912 yılında I. Balkan savaşı sırasında başlayıp, Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı (06.01.1929 tarihinden itibaren Yugoslavya Krallığı) döneminde de devam etti. Bu dönemde özellikle Šahovići ve Pavino Polje de Boşnaklara uygulanan büyük katliamı, özellikle anmak gerekir. Bu olay ortada gerçek bir sebep olmaksızın, göreceli barış döneminde Karadağ-Kolašin bölgesinin emniyet müdürü Bosko Bošković’in, Yusuf Mehonjić‘in komitacıları tarafından 7 Kasım 1924 günü öldürüldüğüne dair uydurulan yalan üzerine gerçekleştirilen büyük katliamdır. 1924 yılının 9 Kasım’ını, 10 Kasım’a bağlayan gecede, 2.000 kişilik “intikamcı” grubu Šahovići ve Pavino Polje köylerindeki Müslümanlara saldırdılar. Bu saldırı sırasında yüzlerce kişi katledilirken, sağ kalanlar ise, doğup büyüdükleri toprakları terk edip Sancak’ın diğer kentlerine, Bosna Hersek’e, özellikle Brčko ve Türkiye Cumhuriyetine göç etmek zorunda kaldılar. Sosyal, siyasal ve ekonomik nedenlerle, Sancak Boşnaklarının göçleri ilerleyen yıllarda da devam etti. Bu olaylarla ilgili olarak, bugün bile,  kamuoyunun bilgisi çok sınırlıdır"

"Raška merkezli Orta Çağ Sırp Devleti’nin embriyonunun, Orta Çağda Sancak coğrafyasında oluştuğunu kimse inkar etmemektedir. Diğer taraftan; Sancak’ın belli bölgelerinin 1373 yılında itibaren, dönemin Orta Çağ Bosna Devletinin (1377 yılından itibaren Bosna Krallığı’nın) sınırlarına dahil olduğu gerçeği de çoğunlukla geçiştirilir. Bu bölgeler; bugünkü Priboj, Prijepolje ve Pljevlja  kentlerinin kapsadığı bölgedir. XIV. yüzyılın son on yılından, XV. yüzyılın ikinci yarısına kadar ki süreçte, Osmanlıların Bosna Krallığına karşı askeri saldırılar düzenlemeye, Sancak coğrafyasını fethetmeye başladığı andan itibaren, bu olayların nasıl geliştiğini ve Sultan’ın iktidarının ne şekilde kurulduğunu, İshak Bey İshakovic’in Sancağı’na ait kadastral kayıtlarından (tahrir defterlerinden) anlıyoruz. Bu defterler Dr. Hazim Sabanović tarafından tercüme edilip yayınlanmıştır. Bosna Krallığı’nın 1466 yılında fethinden sonra, Fatih Sultan Mehmet’in fermanı ile aynı yıl Bosna Sancağı kurulmuştur. Bu kararla birlikte, o güne değin fethedilen, bugünkü Kosovska Mitrovica yakınlarındaki Zvečan’den, Orta Çağ Bosna Krallığı’nın doğu sınırlarına kadar ki bölgeler de, yeni kurulan Bosna Sancağı’na dahil edildi. Takip eden yıllarda, Osmanlılar bugünkü Sancak topraklarından araziler fethettikçe bunları önceleri Bosna Sancağı’na, ancak 1470 yılından itibaren yeni kurulan Hersek Sancağı’na dahil ettiler. Bu idari yapılanma 1580 yılında kurulan Bosna Eyaleti’nin kuruluşuna kadar devam etti. Daha çok Pay-i Taht olarak bilinen İstanbul’daki merkezi idare tarafından XVII ve XVIII Yüzyıllarda sıklıkla yapılan idare yapılanmalarda, Osmanlılar diğer bölgeler gibi, Sancak Bölgesi’nin de iyi işleyen idari ve adli sisteme sahip olmasına dikkat ederlerdi. Tam da bu yüzden, Osmanlı yönetimi Bosna Eyaleti’ne bağlı ayrı bir idari-askeri birim olarak Yenipazar Sancağı’nı oluşturmuştur. Bu Sancak’ın tüm toprakları bahsi geçen dönem boyunca Bosna Eyaleti sınırlarına dahildi. Bu dönem, Yeni Pazar’ın XVI. yüzyıl başlarında Güneydoğu Avrupa ülkeleri içindeki, en büyük ve en gelişmiş şehirler arasında sayıldığı, Pljevlja’nın (Taşlıca’nın) 1576’dan, 1833 yılına dek, yani 257 yıl boyunca Hersek Sancağı’nın başşehri olduğu dönemdir.Aynı şekilde bu dönem, Sancak’ın diğer yerleşim yerlerinde  çok sayıda dini, dünyevi eserlerin inşa edildiği bir dönemdir. Onlar yalnızca inşa edildikleri ortamların tarihi, kültürel miraslarının nadide mücevherleri değil, aynı zamanda bölgesel üne de sahip anıtlardır. Aynı şekilde Osmanlı döneminin değerli mirası arasında, arkalarında değerli izler bırakmış olan birçok şahsiyetleri de saymak mümkündür. Ne yazık ki bu değerli tarihi kültürel mirasın ancak bazı bölümleri işlenebilmiştir. Sancak’taki bu miras, Sancak’ın Bosna’ya dahil olduğu 1463 yılından, 1877 yılına kadar ki 414 yıllık süre boyunca oluşmuştur. Bu olgular, Sancak halkı ve coğrafyasının kesintisiz biçimde 4 asırdan uzun bir süre Bosna’ya bağlı olduğunu göstermektedir. Daha önce belirtildiği üzere, Sancak’ın bazı bölgelerinin Ortaçağ Bosna Devleti’ne 1373 yılından itibaren dahil olduğu düşünülürse Sancak’ın Bosna ile beraberliği 505 yıllık bir süreye uzamaktadır. Bu gerçeklere dair bilinenler de, yazılanlar da sınırlıdır. "

"Aynı şekilde, nam-ı diğer Bosna Ejderi, Husein Kapetan Gradascevic’in önderliğindeki Bosna’da otonomi hareketi günlerindeki Yeni Pazar Sancağı hakkında yazılanlar da sınırlıdır. Bosna Eyaletinin diğer bölgelerinde olduğu gibi, Boşnakların bu otonomi mücadelesinin Sancak’taki yankıları da büyük oldu. 1831 ve 1832 yılları boyunca süren bu otonomi mücadelesine Sancak’tan da bir çok önde gelen Boşnak katılmıştır. Husein Kapetan’ın Ordusu Bosna’dan, Sancak üzerinden Kosova’ya doğru giderken, Sancak’ta askerlik çağına gelmiş çok sayıda Boşnak onlara katılmıştır. Bazı bilgilere göre bunların sayısı 4.000 e kadar çıkmaktaydı."

"Yenipazar Sancağı’nın; Berlin Kongresi’nin düzenlendiği 1878 yılında, dönemin Bosna Vilayeti sınırları içerisinde yer almaması gerçeğinden ötürü, Sancak, Bosna Hersek gibi Avusturya-Macaristan Monarşisi’nin “geçici” yönetimine teslim edilmedi. Buna rağmen, Sancak coğrafyasından Müslüman ve Ortodoks birçok insan Bosna’yı savunmak için Bosna’ya gitmiştir. İşgalin hemen sonrası kurulan Bosna ordusunun ilk kumandanı Sulejman Hakki Selmanovic’ti. Pljevlja’nın müftüsü Mehmet Nuri Efendi Semsikadic, Avusturya-Macaristan ordusuna karşı yürüttüğü başarılı mücadele sayesinde, sadece kendi taraftarları tarafından değil, rakipleri tarafından da takdir edildi. Diplomatik alanda ise, Avrupa’nın en büyük devlet adamları Berlin’de, diğer konuların yanı sıra, Yenipazar Sancağı’nın kaderi hakkında da konuşmuş, müzakere etmişlerdir. Berlin Kongresi Anlaşması’nın XXV.nci maddesine göre Yenipazar Sancağı da kısmen Bosna Hersek’in kaderini paylaşmıştır. Büyük Avrupa güçlerinin kararı ve Osmanlı İmparatorluğu’nun mutabakatına göre, Yenipazar Sancağı topraklarında, Osmanlı’nın sivil ve askeri yönetiminin yanı sıra, 4.000-5.000 Avusturya-Macaristan subayı ve askeri konuşlanacaktı. Yerli ahalinin tüm karşı koymalarına rağmen, Berlin Kongresi Kararları 1879 Eylül’ünde hayata geçirilerek, Avusturya-Macaristan garnizonları Pljevlja, Priboj, Prijepolje’de konuşlandırıldı. Bu garnizonlar, Avusturya-Macaristan’ın Bosna Hersek’i ilhak ettiği 1908 yılına kadar yerlerinde kalsalar da, ilhak ile birlikte geri çekildiler. Osmanlı sivil ve askeri yönetimi ise, 3 yıl daha yerlerinde kaldı. I.Balkan Harbi sırasında, 1912 yılı Ekim’inde Sırbistan Krallığı ve Karadağ Krallığı’na bağlı silahlı kuvvetler Yenipazar Sancağı topraklarını ele geçirerek aralarında paylaştılar. Bu paylaşım, bu devletlerin 1913 yılında Belgrat’ta imzaladıkları anlaşma ile resmileşmiştir. O tarihte Sırbistan Krallığı ile Karadağ Krallığı arasında belirlenmiş olan devlet sınırı değişmeden bu güne kadar gelmiş, bugün Sırbistan Cumhuriyeti ile Karadağ Cumhuriyeti arasındaki devlet sınırıdır."


"Bu dönemde Sancak’taki Boşnaklar tarihlerindeki en büyük soykırımlarından birini daha yaşadılar. Tugay Komutanı Avro Cemović komutasındaki Karadağ ordusu, Plav ve Gusinje’yi ele geçirdiği 1913 yılının Şubat’ından Mayıs’ına kadar geçen sürede, yerli Boşnak halkından binlerce kişiyi katlettiler. Bazı verilere göre bu sayı 8.000 civarındaydı. Bununla yetinmeyen Avro, muhtemelen, Karadağ Krallığı’nın yetkililerinin de mutabakatı ile geriye kalan 12.000 Boşnak’ın da zorla Hıristiyanlaştırılmasını emretti. Tüm bunlar, diğer uygulamalar gibi, kaba ve zalimce uygulandı. Bu uygulamadan, ancak konunun basında yer almasından ve batılı ülkelerin müdahalesinden sonra geri dönüldü ve nüfusun tamamı yeniden İslam’a döndü. Balkan savaşlarından sonraki 1912-1914 yılları arasındaki dönemde, Sancak Boşnaklarının on binlercesi, buraları terk ederek, halen Osmanlı İmparatorluğu’nun kontrolündeki bölgelere göç etti. Bugüne kadar derlenen bilgilere göre Sancak’ın Sırbistan’ın kontrolündeki bölümünden 40.000 kişinin üzerinde, Karadağ Krallığı’nın kontrolündeki bölgeden de 16.750 Boşnak’ın göç ettiği ya da sürüldüğü bilinmektedir."

TEŞEKKÜR

Vakfımızın davetini kırmayarak İstanbul'a gelerek bilgileri ile bizleri aydınlatan Sn. Prof Dr. Enes Pelidija'ya,

 

Vakfımız ile verimli bir işbirliği içine giren ve salonlarını bize açan, Marmara Üniversitesi yönetimine, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Sn Prof. Dr. Erhan Afyoncu'ya Bilgi Belge Yönetimi Bölümü Başkanı Prof Dr. Hamza Kandur'a ve konferans sırasında varlığını ve desteğini hep hissettiğimiz Sn. Prof Dr. Tuba Karatepe'ye

 

Konferans kitapçıklarının basımı için sağladığı  desteğinden ötürü Mütevelli Heyetimiz üyesi Sn. Üzeyir Sevdik'e sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. 

bottom of page